100. Yılında Balkan Harbi
100. Yılında Balkan Harbi - Çağatay Özdemir
Türk tarihinin önemli dönüm noktaları vardır. Osmanlı Devleti’nin son dönemleri bu dönüm noktalarından birisidir. Batıya doğru uzanan fütuhat
yolumuzun kapanması ve geri dönüşümüzün başlaması, bu dönemin habercisi gibidir.İkinci Viyana Kuşatması’ndan sonra gelişen olaylar Avrupa’nın
gittikçe güçlenmesini, bizim ise gittikçe güç kaybetmemizi ve çözülmemizi arttırdı. Artık Osmanlı Devleti her girdiği savaşı kazanamıyor ve
egemen olduğu toprakları koruyamıyordu. 1699 yılında Karlofça Antlaşması ile ilk defa resmi olarak büyük toprak kaybı görüldü. 1912 yılına
gelindiğinde ise Osmanlı’nın yerleştiği Balkan coğrafyasında büyük bir bozgun yaşandı. 1300’lü yıllarda yerleşmeye başladığımız ve şehit
kanlarıyla vatanlaştığımız bu toprakları kaybetmek, millet hayatımızda derin izler bıraktı.Yüzüncü yılını 2012 yılında idrak ettiğimiz Balkan
bozgunun izleri hala devam ediyor. Yugoslavya dağıldıktan sonra 1990’lı yıllarda Bosna’da ve diğer şehirlerde yaşanan olaylar, yangının
korlarının ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Türkiye’nin resmi sınırları dışında olmasına rağmen sancıyı içimizde hissettik. Bölgenin bizim
doğal bir parçamı olduğunu yakından gördük. Hiçbir planlama ve projeye dayalı olmayan ilişkiler kendiliğinden gelişiyor. Üsküp ile Bursa
arasındaki bağın hangi ruha dayandığını artık daha iyi biliyoruz. Aradan yüzlerce yıl geçse de yaşanan ve terk edilen kökler bizi kendisine
çekiyor. Bu hatıralara ve köklere bağlı insanlar, bir millet olmanın şuuru ile hayata bakıyor. Türk milletinin şuurlu fertleri geçmişini doğru
öğrenmeye, gününü iyi değerlendirmeye ve geleceğini ortak ülkülerle inşa etmeye özen gösteriyor. Türk Yurdu, 1911’den beri bu ilkeler
doğrultusunda milletine ışık olmaya çalışıyor. Elinizdeki kitap bu ışığın küçük bir parçası. Dergi sayfalarından kitap sayfalarına aktarılan
bu bilgi ışığından herkesin faydalanması dileğimizdir.