Serçe Kuşun Sonbaharı

Serçe Kuşun Sonbaharı

Şeyh Bedreddin: Din adamı, isyancı ve aşık

Cazibe ve Mâriye bir erkeğin hayat hikâyesinde karşı karşıyaydılar. Cazibe, Bedreddin’in sahip olduklarının hepsini, Mâriye’nin büyük kıskançlıkla özlediğini hissediyordu. Bunun, ölçüsü iyi belirlenmiş terbiyeli vuslat hayallerine dönüştüğünün farkındaydı. Lakin bunların hiçbirinin Bedreddin’deki gizi çözmeye yetmediğini de görmüştü. Bedreddin, belli ki her gece koynuna girdiğinden çok farklı bir varlıktı…
Yılmaz Karakoyunlu, Serçe Kuşun Sonbaharı’nda, Nâzım Hikmet ve Hilmi Yavuz’un şiirleştirdiği, pek çok roman ve oyuna konu olan Şeyh Bedreddin’i, yepyeni ve farklı bir yaklaşımla romanlaştırıyor.
Serçe Kuşun Sonbaharı bir “tarihi roman”: Şeyh Bedreddin İsyanı’nı, tarihin gerçeklerini gözden kaçırmadan, Yıldırım Bayezid-Timurlenk çatışmasının ve Osmanlı’yı yok olmanın eşiğine getiren Fetret Devri’ni doğuran koşulların ışığında ele alıyor.
Serçe Kuşun Sonbaharı aslında bir “aşk romanı”: Şeyh Bedreddin’e ilk kez bir erkek ve bir “âşık” olarak bakıyor, baldızı Mâriye’ye olan ateşli tutkusunu ve Bedreddin’in bu tutku aracılığıyla olgunlaşmasını işliyor.



“yârin yanağından gayrı her şeyde / her yerde / hep beraber! / diyebilmek / için / on binler verdi sekiz binini.. Yenildiler. / Yenenler, yenilenlerin / dikişsiz, ak gömleğinde sildiler / kılıçlarının kanını.” Nâzım Hikmet Şeyh Bedreddin Destanı şiirinde, bilhassa bu sözlerle kırılma noktasını ve Şeyh Bedreddin’in tam anlamıyla destanlaştığı ânı dile getiriyordu. Şeyh Bedreddin’i Nâzım Hikmet ve Hilmi Yavuz şiirlerinde ele almışlardı, Nâzım’ın şiirinde Berdeddin önemli bir isyankâr olarak ele alınıyordu, Hilmi Yavuz’da ise farklı özellikleriyle aktarılıyordu Bedreddin, özellikle 70’lerde birçok romanda, hele ki Erol Toy’un romanında ise büyük İslâm alimi ve isyancı, efsanevi bir kimlik olarak anlatılıyordu. Bu kez anadan doğma âşık olarak karşımıza çıkıyor Şeyh Bedreddin. Yılmaz Karakoyunlu, Bedreddin gibi önemli bir tarihi figürü en saf haliyle, bir kadına duyduğu aşkıyla aktarıyor. Arka planda, Ankara Savaşı, Timur-Yıldırım mücadelesi ve elbette Şeyh Bedreddin’in okuyan herkesi büyüleyen hikmetli tartışmaları yer alıyor. Daha önceki tarihi romanlarıyla kendi okurunu oluşturmuş olan Karakoyunlu, Şeyh Bedreddin’e yeniden hayat verirken, onu en tutkulu haliyle karşımıza çıkarıyor.

Çağlayan Çevik
Bir Paragraf