ÜST

Mutfak ve Yemek Temalı En İyi Filmler

İnsanoğlunun yemekle ilişkisi, binlerce yıl boyunca, hayatta kalmak için alınması zorunlu bir enerji kaynağı olmaktan öteye geçemedi. Hatta vahşi yırtıcıların baskın tür olduğu neslimizin erken dönemlerini düşündüğümüzde, insanın kendisi en büyük besin kaynaklarından biriydi ve esas derdi yemek değil, yenmemekti! Önce ateşin icadı, takip eden evrimsel süreçte yerleşik hayat tercihi ve bunun sonucunda tarımın başlaması ile, yemek vücudun temel ihtiyaçları olan karbonhidrat, protein ve yağları sağlamaktan daha derin anlamlara sahip olmaya başladı. Ardından; ana konusu yemek olan, yemek hikayeleri etrafında kurgulanan, yemek tariflerinden yola çıkarak farklı mesajlar iletmeyi amaçlayan, kültürlerarası iletişimi mutfaklar üzerinden inceleyen yüzlerce film çekildi. Gelin, bu filmlerin bazılarının tadına bakalım ve farklı kültürlerin mutfak hikayelerine seyirci kalmaktansa, çorbaya biraz da biz tuz katalım.

Çikolata – 2000

Kaynak: visiontimes

İngiliz / Amerikan ortak yapımı olan film, 2000 yılında Joanne Haris’in aynı isimli romanından uyarlanarak sinemaseverlerle buluştu. 6 yaşında bir kız çocuğunun ve genç annesinin Fransa’da tutucu ve küçük bir kasabada yaşadıklarını, sahip oldukları çikolata dükkanını merkeze alarak anlatan hikayede, Juliette Binoche ve Johny Depp başarılı oyunculukları ile dikkat çekiyor. Çikolatanın her zaman tutku, aşk, ihtiras gibi duygularla ilişkilendirilmesi, 1960’lı yılların kültürel ortamında genç bir anne tarafından açılan bu yeni afrodizyak dükkanının, kasaba halkının gündelik yaşamına olan etkilerini anlamaya yetiyor. Döneminin kadın prototipine uymayan, lezzetli çikolataları ile sadece damakları değil, kasabanın sosyal yaşamanı da şenlendiren Vianne ve hikayesi son derece lezzetli.

Julie & Julia – 2009

Kaynak: libsyn

“Eğer başarısız olmaya hazır değilsen, yemek yapamazsın.” Julia Child

Filme ismini veren kitabın yazarı Julie Powell, adeta Julia Child olabilmek için zorlu bir mücadeleye girişiyor. Julia’nın 500’den fazla orijinal tarifinin tamamını 365 gün içerisinde, apartman dairesinin küçük ve kısıtlı mutfağında yapmak üzere yola çıkması ile tanınan Julie, çalkantılı kişisel yaşamı sebebi ile Amerikan toplumu nezdinde asla Julia kadar itibar göremedi. Merly Streep ve Amy Adams’ın başrollerini paylaştığı film, iki kadının iki farklı hikayede devam eden yolculuklarını eş zamanlı olarak takip etmemizi sağlıyor. Ortak nokta ise elbette yemek! Filmin geçtiği gurme ülke Fransa, aşk ve romantizm kokan görüntüleri ile hikayeyi başarıyla destekliyor. Sinema tarihinin tartışmasız en başarı oyuncularından olan Merly Streep’in performansı ise övgüye değer. Filme konu olan iki gerçek hayat hikayesinden birisi olan Julia Child’ı tanıyan, televizyon şovlarını izlemiş ve ses tonu ile aksanına aşina olanların film başladığında ufak çaplı bir şok yaşamamaları imkansız. Streep’in ses tonu ve aksan konusunda gösterdiği üstün başarısı taktire şayan. Ünlü aktrisin oyunculuk yeteneğini tartışacak değiliz, ancak mimik ve vücut dili konusunda sergilediği mükemmel canlandırma, kesinlikle iyi bir gözlemci oluşu ile alakalı. Döneminin en ünlü TV aşçısı sayılabilecek Julia, canlı yayınlanan programlarında, reklam arası, eğitimli yemek stilistleri, özenle hazırlanmış süslü sunumlar, farklı kameralar ve çekim açıları, ışıklar ve dijital efektler gibi teknik mucizeler olmadan günümüze göre son derece ilkel şartlarda çektiği programları ile çok sayıda Amerikan kadınına ilham kaynağı olmuştu. Günümüzden 60 yıl kadar önce çekilen bu programlarda ara sıra rastlanan hatalar, Julia’nın Fransız asıllı olması sebebi ile değişik gelen aksanı, 1.90 cm. e yaklaşan boyu, yemek yaparken mutfağını ve tezgahını “biraz” pasaklı kullanması gibi kendine has özellikler fenomen haline gelmişti. Birbirlerini hiç görmeyen ve hiç karşılaşmayan bu iki kadının aynı yemek tarifleri üzerinden yaşadıkları benzer yolculuk ilham verici. Mutlaka izlemelisiniz.

Ratatouille – 2007

Kaynak: stageandtable

“Herkes harika bir sanatçı olamaz, ancak harika bir sanatçı herhangi bir yerden gelebilir.” Anton Ego – Ratatouille

Pixar’ın sinema tarihine armağanı olan dijital yapıtlardan birisi Ratatouille. Aslen Fransız mutfağından gelen bir yemek olarak bilinmekle birlikte, kıta Avrupa’sının ortak damak zevki ve tarihinden kaynaklanan bir yokluk yemeği, bir nevi “elde ve / veya evde ne varsa kaynat” stili ile hazırlanan, zor zamanların beslenme ihtiyaçlarından türemiş bir kurtarıcı. Brad Bird’ün yönettiği animasyon filmde, konu bir yemekmiş gibi görünse de, bu yemekten yola çıkarak, derin sosyokültürel anlamlar aktarılıyor. Filmin esas oğlanının bir fare olması ve hemen hemen tüm kültürlerde iğrenme ve hastalık ile eşdeğer tutulan bu hayvanın yemek gibi kutsal ve hijyenik bir alanda yer alarak çok lezzetli ürünler hazırlayabilmesi bile başlı başına bir tezat, uzlaşamaz bir zıtlık sembolü. Aynı cümle içinde dahi yan yana gelemeyecek fare ve mutfak kelimelerinin yarattığı etki, filmin gişe hasılatı ile ortaya çıkıyor: 620 milyon doları aşan gişe hasılatı, aslında bu fikrin pek de kötü olmadığını ispatlar nitelikte. Boris Vian’ın Günlerin Köpüğü isimli kitabında ara sıra mutfağa gelerek aşçıya yardım eden fare karakterine göre çok daha başarılı olmasının sebebi ise hiç şüphesiz 150 milyon dolar yapım bütçesi sayesinde Pixar sanatçılarının esas oğlan fare Remy’yi 3 boyutlu olarak modellerken ortaya çıkardıkları samimi karakter. Romantizm, sadakat, hayal gücü, cesaret, azim, arkadaşlık gibi yeteneklerle donatılan bu fare, yemeğe esas lezzetini veren en kıymetli baharatın ne olduğunu anlayabilmek isteyenlere önemli ipuçları veriyor.