
Dünya Müzelerinde Mutlaka Görülmesi Gereken Eserler
Dünyanın her yerinde, farklı kültürlere sahip toplumlar tarafından oluşturulan müze ve sanat galerileri, insanlığın ortak hafızasını barındırıyor. Farklı kültürler, dinler ve diller sanat ortak paydasında buluşuyor ve estetik kaygılar ile yoğrulan rafine ruhlar, doğup büyüdükleri sınırların ötesine taşıyor. Dilini anlamadığımız, kültürünü tanımadığımız, günlük yaşamları hakkında fikir sahibi dahi olmadığımız bambaşka insanların yapıtları, hayranlık uyandırıcı bir biçimde bize hitap ediyor. Onlara ilham veren, eserlerini yaratmalarına itici güç olan kişisel yaşanmışlıkları, bizim de içimizde kendisine yer buluyor. Belki insanoğlunun doğa ve beraberinde getirdiklerini yorumlamada gösterdiği eşsiz beceri, binlerce kilometre öteden anlaşabildiğimiz ortak dilimizi oluşturuyor.
Dünyanın önde gelen müzelerinde sergilenen ve her biri çağının benzersiz özelliklerini yansıtan sanat eserleri arasında ölmeden önce mutlaka görmeniz gereken, ufkunuzu açacak bazı başyapıtlar var.
Guggenheim Müzesi, Bilbao

Kaynak: guggenheim
İspanya’nın en ünlü müzelerinden olan Guggenheim, gerek mimari yapısı gerek barındırdığı koleksiyonlar ile dünya müzeleri arasında oldukça önemli bir yere sahip. Eski Kral Huan Carlos tarafından 1997’de hizmete açılan müze binası, ünlü mimar Frank Gehry imzasını taşıyor. 32.000 metrekareden fazla alanı ile geniş sergi salonları ve sosyal donatılar sunan müze, gerek dönemsel gerek kalıcı koleksiyonları ile ziyaretçilerini ağırlıyor. Guggenheim Müzesi içinde yer alan en büyük galeri 130 metre uzunluğunda ve “snake” isimli kalıcı bir esere ev sahipliği yapıyor. Amerikalı heykeltıraş Richard Serra’ya ait olan bu anıtsal eser, 100 metre uzunluğu ve 180 ton saf çeliğin ağırlığı ile, tarihin en büyük sanat eseri olma unvanına sahip. Guggenheim’e yolunuz düşerse mutlaka görmeniz gerekenler arasında sayılan bu eseri, büyüklüğünden dolayı zaten gözden kaçırmanıza imkan yok.
Louvre Müzesi, Paris
Dünyanın en ünlü müzesi Louvre, barındırdığı sanat eserleri kadar, tarihi ve mimarisi ile de sahip olduğu şöhreti sonuna kadar hak ediyor. Yılda 10 milyondan fazla turistin ziyaret ettiği müze, 73.000 metrekare alan üzerine kurulu. Sahip olduğu 350.000’den fazla eseri sergilemekte güçlük geçen müzenin tüm eserlerini görecek zamana sahip olabilmek için turist olarak ziyaret etmek değil, Paris’e yerleşmek gerekiyor. Böylesine zengin bir koleksiyona sahip müzenin eserleri arasından mutlaka görülmesi gereken bir tane seçmek oldukça zor olsa da, sahip olduğu resim ve heykeller arasından en çok ziyaretçi çekeni, hiç şüphesiz tüm zamanların en ünlü tablosu olan Mona Lisa… Bazı ziyaretçiler, Louvre’a sadece Leonardo da Vinci’nin unutulmaz eserini görmek için geliyor. Daha rafine zevklere ve özel ilgi alanlarına sahip ziyaretçiler için, benzersiz zenginlikte resim ve heykel koleksiyonlarına ek olarak; dekoratif sanatlar, baskı ve çizim, antik Mısır, Yunan, Etrüsk, Roma, İslam eserleri gibi birçok koleksiyon daha müzenin sessiz galerilerinde ziyaret edilmeyi bekliyor.
Modern Sanatlar Müzesi, New York

Kaynak: moma
Modern sanatın gözde sanatçılarının eserlerini New York’ta sergilemek için 1929’da kapılarını açan müze, Rockefeller ailesinin kadın üyeleri himayesinde oldukça geniş bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Modern sanatlar alanında uzmanlaşan ve eser tercihlerini buna göre belirleyen Museum Of Modern Art, 6 katlı ve 59.000 metrekare kapalı alana sahip galerileri ile yılda 2.5 milyondan fazla sanat tutkununu ağırlıyor. 150.000 parça sanat eseri ve 4 milyondan fazla film karesi sayesinde batı dünyasının sahip olduğu en iyi koleksiyon olarak nitelendirilen arşivi ile müze, dünyanın her yerinden ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Mattise’den Van Gogh’a, Picasso’dan Monnet’ye akıl almaz bir koleksiyona sahip olan müzede, mutlaka görülmesi gereken eserlerden birisi de Salvador Dali’nin 1931’de tamamladığı efsanevi tablosu The Persistence Of Memory. Belleğin Azmi olarak dilimize çevrilen bu tablo, sanatçının hayranlık uyandıran kişisel yorumu ile resmettiği eriyen saatler ile zaman ve mekan kavramları hakkında derin düşüncelere dalmanıza neden olurken, müzede geçirdiğiniz süreyi de unutmanızı sağlıyor.
Tate Modern, Londra

Kaynak: tate
Uzun yıllar atıl durumda bekleyen Bankside Enerji Santrali’ni renove ederek modern sanat müzesine dönüştüren İngilizler, 1947’de inşa edilen ve 99 metrelik dev bir bacaya sahip olan bu bina için bir mimari proje yarışması düzenlediler. 148 mimar arasından seçilen Herzog ve Meuron’un tasarımı daha sonra prestijli bir mimarlık ödülü olan Pritzker’e de layık görüldü. İçinde fillerin koşabileceği kadar büyük olan yapı, orijinal Tates Gallery koleksiyonlarına dar gelen eski binalarına alternatif olarak hayata geçirildi. 2000 yılından beri şehrin popüler alanlarından olan Tate Modern, 1500’lerden günümüze klasik İngiliz güzel sanatlar alanından seçkin eserlere ev sahipliği yapıyor. Modern sanatlar alanında sahip olduğu en gözde eserler ise hiç kuşkusuz Marcel Duchamp’a ait olanlar. Klasik sanatın tabularını yıkan Dadaist akımın kurucularından Duchamp’ın görülmeye değer en ünlü eseri ise, Çeşme (Fountain). 1917’de yapılan orijinali kırılsa ve 1964’te replikası yapılsa da, “Gündelik hayattan alelade bir parçanın dünyanın en ünlü müzelerinden birinde olmasının sebebi ne?” sorusunu izleyicinin aklına düşürebiliyorsa, İngiltere’ye kadar boşuna zahmet etmemişsiniz demektir.
Modern sanatların en gözde eserlerini barındıran birçok müzeyi, sundukları sanal tur imkanları ile de gezebilir, sahip oldukları eserleri saatlerce ve hayranlıkla inceleyebilirsiniz. Uluslararası seyahat için zaman ve bütçe ayırma sorunu yaşamadan, kültür ve sanat dağarcığınıza yapabileceğiniz kârlı bir yatırım arıyorsanız, müzelerin kurumsal web sayfalarını ziyaret etmenizde fayda var.