ÜST

Güneşten Dört Mevsim Korunmanın Önemi

İnsanoğlunun temel yaşam kaynağı olan güneş, ironik bir biçimde, cilt yaşlanmasının sebepleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Cilt kuruması, cilt kırışıklıkları, leke oluşumu gibi rahatsızlıklar söz konusu olduğunda yılın her mevsiminde en büyük tehdit güneşten geliyor. Tüm yıl boyunca aynı şiddetiyle varlık gösteren ultraviyole ışınları, size, yaz – kış demeden cildinizi korumak için tedbirli olmanız ve güneşten korunmanızı sağlayan yardımcıları çantanızdan eksik etmemeniz gerektiğini hatırlatıyor.

Buna rağmen güneşten korunmayı sağlayan yöntemler yaz aylarında, kış aylarına nazaran çok daha fazla ciddiye alınıyor ve bunlardan bir kısmı hayata geçiriliyor. Sıcağın, yani güneş ışınlarının net bir biçimde hissedildiği yaz aylarında uzmanların konuyla ilgili açıklamalarına daha fazla kulak kabartılıyor ve ortaya konan tehlikeler muhtemelen gözü daha çok korkutuyor. Öte yandan güneş ve cilt üzerinde yarattığı tehlikeler, ısıtma gücünün tam olarak hissedilmediği kış aylarında çok daha az ciddiye alınıyor. Buna bağlı olarak, güneş gözlükleri ve koruyucu kremler olmak üzere her türlü tedbir hiç düşünmeden rafa kalkabiliyor. Halbuki kış aylarında da tıpkı yazın olduğu gibi güneşin zararlı ışınları tüm gaddarlığı ile görev başında. Cildiniz ise tüm savunmasızlığı ve naifliği ile sizin tarafınızdan sağlanacak bir koruma tedbirini bekliyor. Neticede kışın güneşten korunmaya ihtiyaç yok düşüncesi, bütünüyle yanlış ve geçersiz bir inanış olmaktan öteye geçemiyor.

Vücudunuza aynı anda hem tarifsiz yarar sağlayan hem de çok ciddi zararları dokunan güneşten ihtiyacınız olanı alırken cilt sağlığınızı hibe etmeyin. Sebepleri arasında güneşin zararlı ışınlarının öne çıktığı akne, kırışıklık, siyah nokta, kuruma, leke, yaşlanma, yanık ve hatta cilt kanseri gibi ciddi rahatsızlıklarla karşılaşmamak için önlem almakta gecikmeyin.

Bu Tedbirleri Almadan Güneşe Çıkmayın!

  • Her şeyden önce yaz ya da kış fark etmez, mecbur değilseniz öğlen saatlerinde bedeninizi uzun vadeli güneşe maruz bırakmayın. Öyle bir imkan varsa, tercihiniz hep gölgeden yana olsun. Bilhassa güneş ışınlarının en etkili olduğu öğlen 12.00 – 15.00 saatleri arasında kendinizi güneşten sakınmaya gayret edin. Bunu başardığınız takdirde başka herhangi bir koruyucu tedbire de ihtiyaç duymazsınız.
  • Şemsiye, güneşin zararlı etkilerini bir dereceye kadar hafifletiyor olabilir, ancak özellikle deniz ve havuzun bulunduğu ortamlarda, kışın karlı ve yağmurlu havalarda güneşin yansıtıcı özelliğini göz ardı etmeyin. Su ve kar gibi yansıtıcı özelliği bulunan maddelerden yansıyan güneş ışınları, şemsiyenin altında da olsanız mutlaka gelip sizi bulur. Bu nedenle cildiniz için güneş koruyucu kullanmaya ve söz konusu ürünü güneşe çıkmadan en az 20 dakika önce uygulamaya dikkat edin. Güneş koruyucuların etkisini tam anlamıyla gösterebilmesi için bu süreye ihtiyaç vardır.
  • Şapka ve gözlük kullanımı da güneşin etkili olduğu havalarda korunmanıza yardım eder. Bu noktada ultraviyole ışınlarını filtreleyici özelliğe sahip gözlükleri de tercih edebilirsiniz. Ayrıca bu iki aksesuarı yaz kış güzel birer stil tamamlayıcısı olarak kabul edip kullanabilirsiniz. Bu sayede şapka ve gözlük kullanımını sürekli hale getirmeniz mümkün olur.
  • Parfüm benzeri içinde alkol ihtiva eden ürünler cilde sürüldüğünde ve söz konusu bölge güneş ışınlarıyla temas ettiğinde o bölgede leke oluşma riski yüksektir. Bu nedenle eğer güneşli havada dışarıya çıkacaksanız cildinizin açıkta kalan kısımlarına doğrudan parfüm sıkmaktan sakının.
  • Güneşin etkili olduğu havalarda dışarıda uzun süre vakit geçirmeniz gerekiyorsa vücudunuzu güneşten koruyan kıyafetler giyerek gerekli korumayı sağlayabilirsiniz. Sık dokumalı ve açık renk giysiler güneş ışınlarıyla bedeniniz arasında etkili bir koruma kalkanı görevi görecektir. Ayrıca giysilerinizin mümkün mertebe bol kesim tasarımlara sahip olması da yine güneşin zararlı etkilerinden korunmanız için size yardımcı olur. Tabi bir de hava koşullarının uygun olduğu günlerde güneşten korunmak için uzun kollu kıyafetler tercih etmelisiniz.
  • Tüm bu önlemler alınmış olsa dahi güneşin çok dik ve etkili olduğu gün ve saatlerde özellikle bebeklerin, çocukların ve belirli bir yaşın üzerindeki kişilerin güneşe doğrudan maruz kalmaması önemlidir.

Doğru Bir Güneş Koruyucu Seçmenin Püf Noktaları

Güneşe karşı vücudunuzu korumanın en etkili ve kolay yollarından biri güneş koruyucu olarak bilinen ürünleri kullanmaktan geçer. Ancak tıpkı aynı gözlüğün herkes tarafından takılamaması ya da aynı hastalığa sahip olan kişilerin hep aynı ilacı içememesi gibi, güneş koruyucu ürünler de kişiye özel olarak belirlenmelidir. Her cilt kendine has yapısal özellikleriyle diğerlerinden ayrılır ve ihtiyaçları da bu doğrultuda farklılaşır. Doğru bir güneş koruyucu seçmek için öncelikle söz konusu ihtiyaçların doğru biçimde belirlenmesi gerekir. Kendiniz için uygun güneş koruyucu ürününü belirlerken işinize yarayacak birkaç ipucunu maddeler halinde paylaşıyoruz.

  • Kuru bir cildiniz varsa ona ihtiyaç duyduğu nemi sağlamak için losyon ya da sprey yerine krem formlu ürünleri tercih edin.
  • Yağlı bir cilt tipiniz varsa tercihinizi yağsız ürünlerden yana kullanın.
  • Hassas bir cilde sahipseniz, bu cilt tipine özel olarak farklı içeriklerde üretilmiş güneş koruyucu ürünlerin mevcut olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
  • Genel olarak terleme problemi yaşayanlar ve/veya deniz, havuz gibi ortamlarda çokça vakit geçirenler için suya dayanıklı koruyucular etkili olur.
  • Sivilce ve akne problemi olan ciltlere sahip kişilerin su bazlı koruyucu ürünleri tercih etmesi yerinde bir karardır. Zira yağlı ürünler ciltte yeni sivilcelerin oluşmasına sebep olabilir.
  • Vücudunuz için kullandığınız koruyucuyu yüzünüz için kullanmayın. Yüzünüz için daha etkili güneş koruyucuları tercih edin.
  • Çocuklar için asgari 50 koruma faktörüne sahip ürünlerden şaşmayın.

Güneş Koruyucular Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlardan Haberdar Olun

Her ne kadar koruyucu ürünler, güneşten korunma sürecinizin olmazsa olmazı ise de bu ürünlerin sizi güneşin zararlı etkilerine karşı yüzde yüz koruyamayacağını aklınızda bulundurun. Ultraviyole ışınları, tek başına koruyucu kremlerle alt edilemeyecek kadar güçlüdür. Bu nedenle güneş kremlerinin yanında mutlaka şapka ve gözlük kullanımı gibi ilave tedbirleri de elden bırakmamalısınız.

  • Ne kadar yüksek faktörlü olursa olsun koruyucu ürünler genellikle etkisini bir iki saat içinde kaybetmeye başlar. Bu nedenle, “bir kere sürdüm, artık tüm gün güneş benden korksun” şeklinde bir düşüncenin doğru olmadığını unutmayın. Güneşe maruz kaldığınız zaman zarfı içinde ortalama 2 saatte bir cildinize yeniden uygulama yapmanız ve ürünün etkisini tazelemeniz gerekir. Suyla temas ettiği durumlarda ise bu aralık daha da kısalmalıdır.
  • Özellikle yaz ayları için geçerli olan yanlış bir başka inanış da güneş koruyucu ürünlerin bronzlaşmayı engellediği yönündedir. Ancak bu düşünce doğru değildir. Sizi güneş ışınlarının zararlı etkilerine karşı koruyan güneş kremleri bronzlaşmanızı engellemez. Aksine daha sağlıklı ve emin adımlarla bronzlaşmanıza yardımcı olur. Benzer şekilde koruyucu ürünlerin etkisi altındaki cildiniz D vitamini emilimine de devam edecektir.
  • Güneş koruyucuları genellikle sadece deniz tatilinin yapıldığı yaz döneminde kullanıldığı için alınan ürünler kolay kolay bitmez. (Cildinizin dört mevsim korunmaya ihtiyacı olduğunu daha önce belirtmiştik.) Bu durum, aynı ürünün çok uzun süreler hatta seneler boyunca kullanılması sonucunu doğurabiliyor. Ancak özellikle açılmış kremler uzun süre kullanılmaya devam ettiğinde etkisini yitireceği gibi, cilt üzerinde olumsuz bir takım neticelere de sebebiyet verebilir. Bu nedenle kapağı açılan ürünler aynı sezonda bitirilmeli, açılmayan ürünler ise en fazla iki yıl içinde açılıp tüketilmelidir.

Güneş kremlerinin vücuda sürülmesi sırasında, belli başlı bölgelerin önemsenmemesi sıkça karşılaşılan bir durum. Koltuk altı, ense, kulak ve ayaklar, güneşe tam olarak maruz kalmadığı, kalıyor olsa bile güneşten etkilenmeyeceği düşünülerek atlanıyor. Ancak bu doğru bir fikir ve uygulama değildir. Zira güneşin zararlı ışınları sadece yüzünüze değil, açıkta kalan her bölgeye aynı şiddetiyle vurur. Bu nedenle koruyucu kremi her tarafınıza aynı özen ve dikkatle sürmenizde fayda var.

Her Cilt Tipi için Etkili Güneşten Korunma Teknikleri

Sarışın ve Kızıl Tenliler
Güneşten en çok ve olumsuz etkilenen grubu, en açık renk cilde sahip olan sarışınlar ve kızıllar oluşturur. Bu cilt tipine sahip insanların, doğrudan ve korumasız olarak güneş ışınlarına maruz kaldıklarında kuruma, yanık gibi cilt rahatsızlıklarının yanında cilt kanseri gibi daha ciddi hastalıklarla karşılaşmaları diğer insanlara göre daha yüksektir. Eğer sarışın veya kızıl kategorisinde iseniz hayatınız boyunca uygulamanız gereken en temel kural; güneş ışınlarının doğrudan ve vücudunuz korumasızken sizi hedef almasına izin vermemektir. Bunun için yılın hangi döneminde olursanız olun, dışarıda güneşli bir hava varsa şapka, gözlük ve güneş koruyucu üçlemesini yanınızda bulundurmak en köklü çözüm. Aksi halde tedavisi güç ya da imkansız bir takım cilt deformasyonlarıyla ya da rahatsızlıklarla karşılaşabilirsiniz.

Kumrallar
Güneş karşısında sarışınlara göre biraz daha şanslı olsalar da, kumralların da uzun süre güneşin altında korumasız kalması hayli tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Eğer güneşin etkili olduğu gün ve saatlerde dışarıda bulunma mecburiyetindeyseniz vücudunuzu büyük oranda kapatacak kıyafetler giyebilir, yine şapka ve gözlük gibi yardımcı aksesuarlardan yararlanabilirsiniz. Ayrıca çantanızda yaz kış 30 faktörlü bir güneş koruyucu bulundurmanız da yararınıza olur.

Esmerler
Güneşin olumsuz etkilerine karşı en güçlü ve dayanıklı olan grup esmerlerdir. Koyu renk tene sahip olan esmerler, sarışın ve kumrallara kıyasla güneş söz konusu olduğunda daha şanslıdır. Öte yandan her ne kadar genel olarak hassas bir cilde sahip olmasa da, esmerler de diğer herkes gibi güneşin dik ve doğrudan gelen ışınlarından korunmalıdır. Bu amaçla 15 faktörlü güneş koruyucular ve/veya doğal malzemelerle hazırlanan bitkisel kürler onlar için yeterli olacaktır.

Güneşten Korunmak için Doğru Beslenin!

Sarışın, esmer ya da kumral; genç, ihtiyar; kadın, erkek, kim olursanız olun doğru ve yeterli beslenmenin önemini atlamayın. Bugün dünya üzerinde insanoğlu için var olan hastalıkların hemen tümünde yanlış ve sağlıksız gıdalarla beslenmenin rolü ve etkisi büyüktür. Cilt rahatsızlıkları da söz konusu alanın dışında değildir.

Başlıca yaşam kaynağı olan suyun günlük olarak ve yeterli miktarlarda tüketilmesi, diğer pek çok şeyle beraber cildinizin güneş karşısında güçlenmesine da yardımcı olur. Günde en az 2 litre su içerek ve bu rutini yaz, kış devam ettirerek cildin ihtiyaç duyduğu neme kavuşmasını ve güneşe karşı savunma kalkanını güçlendirmesini sağlayabilirsiniz. Suyun yanında, içerdiği antioksidan maddeler sayesinde bazı yiyecekler de güneşten korunma yolunda size yardımcı olabilir. Bunların arasında karpuz, yeşil çay ve balığın yeri ve önemi büyüktür. Cilt üzerinde olduğu kadar genel bedensel sağlık üzerinde de mucizevi etkilere sahip olan dengeli ve yeterli beslenmeyi daha fazla beklemeden hayata geçirmelisiniz.