
Tatlınızı tanıyın: En sevilen tatlılar ve tarihleri
Tarihe baktığımızda şekerin hayatımıza çok uzun zaman önce girdiğini, geçmişte bulunması ve elde edilmesi güç olduğundan sadece zenginler tarafından ve saraylarda kullanıldığını biliyoruz. Peki en sevilen tatlılar nasıl ortaya çıkmış, nasıl yaygınlaşmış ve bugünkü hallerini almışlar?
Elbette tatlılar da ilk yapıldığı günkü gibi kalmamış, zaman içinde ve farklı kültürlerin elinde birçok değişikliğe uğramış. Biz bile bugün bir tarif ile bir şeyler hazırlarken kendimize göre küçük değişiklikler yapmıyor muyuz? Tatlılar da her şey gibi orijinal hallerinden evrilerek günümüze ulaşmışlar. Önemli olan ulaşmış olmaları ama öyle değil mi?
Sizin için ağzınızı sulandıracak, sevdiğimiz nefis tatlıların tarihçelerine bir bakalım dedik, oldukça ilginç bilgilerle karşılaştık. Merak ediyorsanız, buyurun okumaya!
Profiterol
Pate a Choux adlı hamura verilen isimden türeyen profiterol tatlısının yüzyıllara dayanan uzun bir hikayesi var. Yıllar içerisinde birçok forma dönüşmüş, farklı hamurlar ile birleştirilerek özel pastalar elde edilmiş. Fransız mı İtalyan mı olduğu hep bir tartışma konusu olan tatlı aslında Fransız sarayında, Fransa kralı için İtalyan bir şef tarafından yapılmış. 16. Yüzyılda Fransa sarayına getirilen İtalyan şef Panterelli o zamana kadar görülmemiş, günümüzde önemli bir teknik olan ‘sıcak hamur tekniğini’ geliştiriyor. Adı da Pate Panterelli olarak anılıyor.
Sıcak hamurun keşfedilmesinin üzerinden 200 yıl kadar geçtikten sonra, 18.yy da hamur, Paris’li pasta şefi Jean Avice tarafından geliştirilip Pate a Choux formunu alıyor fakat o sırada içi hala krema dolgulu değil. Bu forma, kat kat kabaran bir hamur olduğu için Fransızca’da lahana anlamına gelen choux adı veriliyor. 18.yy ın sonlarında Fransa’nın ilk ünlü pasta şefi olan Marie-Antoine Careme bu küçük lahanaların içlerini krema ile doldurarak günümüze kadar gelecek şahane lezzeti elde ediyor. Pate Choux, daha sonraları Profierol olarak anılmaya başlıyor. Fransızca’dan İngilizce’ye geçmiş bir kelime olan Profit ve Fransızca külde pişirilmiş hamur işi anlamına gelen profit kelimelerinden türediği düşünülse de bu konuda kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Baklava
Tatlılar içinde kimsenin kolay kolay hayır diyemeyeceği, geleneksel tatlımız olan baklava sadece Türkler değil, Orta Doğu, Doğu Akdeniz ve Balkanlar’ın neredeyse bütün kavimleri, Yunanlılar, Bulgarlar, Ermeniler, Yahudiler, Araplar, tarafından geleneksel tatlıları olarak sahiplenilir.
Orta Doğu, Doğu Akdeniz ve Balkanlar’ın bir zamanlar Osmanlı coğrafyasını teşkil ettiği düşünülünce, baklavanın bir Osmanlı tatlısı olarak nitelenmesi mantıklı gelse de, “Osmanlı”nın “Türk” olarak algılanmasından dolayı, özellikle Yunanlar ve Araplar tarafından bu genelde pek de hoş karşılanmaz.
Yukarıda saydığımız tüm milletlerden gazeteciler, araştırmacı ve tarihçiler baklavanın aslında kendi kültürlerine ait bir tatlı olduğunu ispat etmek için çeşitli görüşler ortaya atmıştır.
Elbette günümüzde baklavanın kökenine dair kesin bir ortak kanı oluşmasa da çok uluslu bir imparatorluk olan Osmanlı’ya ait bir tatlı olarak anılması çok da yanlış olmayacaktır.
Ayrıca, baklavanın kökeni ister antik Yunan’da, ister Bizans’ta, ister Türkler veya Araplar’ın göçebelik dönemi geleneklerinde olsun, günümüzdeki klasik baklava diye tanımlanabilecek gösterişli ve incelikli şeklini Osmanlı döneminde aldığını da kabul etmek gerekir.
Macaron
Beze, badem unu ve tereyağlı krema dolgusuyla yapılan zarif küçük sandviçlerden oluşan makaronu Fransa’ya getiren yine İtalyanlarmış.
Bilinen ilk makaronun tarihi Orta Çağ’lara dayanır. O zamanlar makaron; badem, yumurta akı ve şekerden yapılan; dışı gevrek, içi yumuşak bir tatlıydı. Venedik manastırlarında 8. yüzyıldan beri yapılan bu tatlıyı İtalya’dan Fransa’ya getiren Catherine de Medici imiş ve şekli nedeniyle o zamanlar makarona “Rahip Göbeği” denirmiş.
Ancak bugün bildiğimiz şekliyle, iki mereng arasında pürüzsüz aromalı bir dolgu ile yapılan makaron, Fransızların eseri. Günümüzde makaronu dünyaya tanıtan 1830’larda Parisli meşhur pastane Ladurée’nin tarifidir.
Macaron severler iştahını biraz yatıştırmak için Macaron Sepeti’nin makaronlarını deneyebilir.
Pavlova
Ülkemizde pek bilinen tatlılar listesinde bulunmayan Pavlova, Rus balerin Anna Pavlova’nın adını taşıyan beze bazlı bir tatlıdır. Meyve ve çırpılmış krema ile süslenmiş beze tatlısıdır.
‘Dans etmiyor, adeta uçuyor’ denilen ünlü Rus balerin Anna Pavlova’nın onuruna yaratıldığı düşünülmektedir. Ünlü balerinin 1920’lerde Avustralya ve Yeni Zelanda’ya yaptığı turlar sırasında balerinin bembeyaz tütüsünden etkilenen bir otel şefinin, bir balerin kadar hafif, kırılgan ve narin bir tatlı yapmaya karar vermesiyle oluşmuştur.
Trileçe
Son yıllarda ülkemizde bir anda patlama yapan, her yerde satılmaya başlanan bu lezzetli tatlı aslında üç sütlü kek anlamına gelen İspanyolca “torta de tres leches” ya da “pastel de tres leches” kelimelerinden türemiş. Bize Balkanlardan geldiği için biz onu Balkan tatlısı diye bilsek de ana vatanı Güney, Orta ve Kuzey Amerika.
Trileçe, Nestle firmasının İkinci Dünya Savaşı yıllarında Meksika’ya bir süt fabrikası açmasıyla ünleniyor. Bu dönemde üretilen süt kutularının üzerine konulan tariflerde üç çeşit süt türünden bahsediliyor. Bunlar, Condensed milk (tam yağlı süt ve şeker karışımının %60 oranında buharlaştırılmasıyla elde edilen süt), evaporated milk (%60 oranında buharlaştırılarak yoğunlaştırılmış süt) ve Nestle’nin ürettiği süt. Bu tariflerle trileçe zamanla, Nestle’nin pazarlama stratejisi sayesinde Orta ve Güney Amerika’da hızla yaygınlaşıyor.
Trileçenin bize Balkanlar’dan gelmesinin de bir hikâyesi var aslında. Bir dönem Arnavutluk’ta Güney Amerika dizileri çok izlenirmiş. Bu tatlı ülkede çok popüler olduğu ve damak tadı olarak da çok uyduğu için Arnavutluk’ta hızla yayılıp, belki de Güney Amerika’daki örneklerinden bile daha iyi yapılmaya başlanmış. Bize de Arnavutluk’tan geldiği için, Balkan tatlısı zannetmişiz.
Bu yazıdan sonra kabaran iştahınızı bir nebze dindirmenizi sağlayacak Carte d’or’dan Tatlı Sırlar kitabını almak isteyebilirsiniz.