Caz Müziğine Giriş: 101
Müzik zevki kişiden kişiye değişse de ve her müzik türünün kendine has güzellikleri olsa da cazın yeri her daim ayrı! Zira caz müziğinin son derece özgün bir yapısı var ve dinlerken farklı tatlar alabilmemizi sağlıyor. Caz müziğinin en önemli unsurlarından birisi de doğaçlama performanslar. Caz, bu özgürlük alanı sayesinde, süregelen kalıpların dışına çıkabilme başarısı göstermiştir. Caz müziğin sahip olduğu karakteristik özellikler, müzisyenlerinin eşsiz performanslar ortaya çıkarabilmesine de imkan tanır.
Güney Amerika’dan Çıkan Yenilikçi Sesler
Cazın başlangıcı hakkında birçok uzman farklı görüşlere sahiptir. Fakat caz müziğin doğum yeri olarak genellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin güney eyaletleri gösterilir. Çıkış tarihi ise 20. yüzyılın başlarıdır. Batı ve Afrikalı – Amerikalı müzik tarzlarının harmanlanması ile ortaya çıkmıştır. Dixieland Jazz Band, 1917 yılında ilk plaklarını piyasaya sürerek dünyanın bu müzikle gerçek anlamda tanışmasını sağlamıştır. Birçok farklı müzik türü ile etkileşime giren caz, özellikle ilk yıllarında blues akımdan bolca beslenmiştir. New Orleans’ta başlayan caz serüveni daha sonra New York ve Chicago gibi şehirlerde de kendisine yer bulmuştur.
Caz, çağımızın en yaratıcı müzik türleri arasında gösterilir.
Caz müziği, gelişim süreci boyunca birçok farklı alt türe ayrışmıştır. Bu müziğin ABD’de hızlı bir şekilde yayılmasında, güneyli müzisyenlerin rolü büyüktür. İlk caz müzisyenleri genellikle alaylıdır ve çoğu kurdukları gezgin gruplar ile cazın yayılmasını sağlamıştır. Sonraki dönemlerde, Amerika’da ve Avrupa’da eğitim görmüş müzisyenler de cazın ilerlemesine katkı sunmuştur. Caz, dinleyicilerde özgür, canlı ve değişken bir müzik algısı oluşmasını sağlar. Özgün temposu, kendine has armonisi ve doğaçlamaya açık yapısı ile öne çıkan caz, kısa sürede yenilikçi müzikseverlerin favorisi hâline gelmiştir.
Sürekli Gelişen Teknikler
Caz müziğinde birçok farklı enstrüman kullanılır. Klarnet, trombon, trompet ve saksafon gibi çalgıları melodi kısmında; kontrbas, piyano ve davul gibi çalgıları da ritim kısmında görebiliriz. Caz müziğinde flüt, mandolin ya da akordiyon gibi çalgılara çok nadir rastlarız. İnsan sesi de caz için oldukça önemlidir. Caz müzisyenlerinin armoni bilgisi de oldukça geniştir. Gücünü özgün ritminden alan caz parçaları müziğe farklı bir açıdan yaklaşmanızı sağlar. Müzisyenler, akor yapıları ve ritimler ile sürekli oynayıp kalıpları zorlamanın yollarını aramıştır. Bu da cazın değişken ve dinamik yapısını fazlasıyla açıklar.
Cazın alametifarikası olarak da adlandırabileceğimiz en önemli özelliklerinden birisi doğaçlamadır.
Doğaçlama olmadan cazın karakteristik yönünden söz edemeyiz. Zaten iyi bir caz dinleyicisi iseniz, doğaçlama ile ortaya çıkan benzersiz performansların ne kadar özel olduğunun farkındasınızdır. Doğaçlama, ilk zamanlarda blues müzik türündeki gibi atışma formunda yapılmıştır. Dixieland cazında müzisyenler arasında gerçekleşen bu sıralı atışmaları görebiliriz. Daha sonra melodiye yerleşen doğaçlamalar cazın devingen yapısının da temelini oluşturmuştur. Doğaçlama yaparken diğer müzisyenler geri planda kalmayı seçebilir ya da doğaçlamaya eşlik edebilir. Cazın ruhunu yansıtan doğaçlamalar bazı akımlarda çok fazla ön plana çıkmamış olsa da, Bebop gibi caz türlerinin önemli unsurlarından birisi hâline gelmiştir.
Farklı Akımlarla Beslenen Özgün Bir Müzik
Cazın gelişme sürecinde farklı dönemlerden ve akımlardan bahsedilebilir. Birçok kişi, Ragtime adlı piyano ağırlıklı türü, cazın başlangıç dönemi ve bir nevi öncüsü olarak görür. 1910’lu ve 1920’li yıllarda ise caz müzikte New Orleans stili ve Dixieland stilinin öne çıktığını söyleyebiliriz. 1930’lu yıllarda, popüler caz akımları arasında yer alan Swing sahneye çıkmıştır. Swing’in önemli özellikleri arasında, rahat ritim anlayışını ve genellikle caz orkestrası ile çalınmış olmasını gösterebiliriz. Yazılı aranjmanların da sıklıkla kullanıldığı bu dönemin parçalarında bas viyola kullanımı yoğundur. Swing akımı, ritmik bir yapıya sahip olduğu için dansçıların da ilgisini çekmiştir.
Swing döneminin, cazın ve caz müzisyenlerinin popülerliklerinin doruğa çıktığı dönemlerden birisi olduğunu söyleyebiliriz.
1940’lı yıllarda ortaya çıkan Bebop, cazın gelişimine büyük katkılar sağlamıştır. Hızlı temposu ile öne çıkan bu tür, doğaçlamalara da son derece açıktır. Bu akım kimi müzik kuramcıları tarafından modern cazın başlangıcı olarak görülür. 1950’lerde ise Cool Jazz akımı doğar. Cool Jazz daha yumuşak bir havaya sahiptir. Bu tarz Los Angeles gib batı Amerika şehirlerinde o dönem oldukça popüler bir hâle gelmiştir. 1960’lı yıllara doğru kökeni Bebop olan Hard Bop akımı adını duyurmaya başlar. Ustalık gerektiren Hard Bop akımı diğer tarzlara göre daha sert tonlu olması ile farkını ortaya koyar.
Caz Müzik İçin Hiçbir Dönem Geç Değil
1960’lı yıllarda ise Free Jazz akımı ile karşılaşırız. Doğaçlamaya önem veren müzisyenler ile öne çıkan bu akım, daha özgür bir caz stilinin gelişmesine imkan tanımıştır. 1970’lerden günümüze caz müzik Neo-bop ve Swing Revival gibi çeşitli akımlarla genişlemeye devam etmiştir. Birçok farklı müzik türü ile etkileşim içine giren caz, günümüzde de yaratıcılığını ve özgünlüğü devam ettirmektedir. Eğer daha önce dinlemediyseniz, sürprizlerle dolu bir müzik türü olan cazın samimi atmosferine ilk adımı atmak için hiçbir zaman geç olmadığını bilmelisiniz.
Caz müziği daha yakından tanımak isterseniz Louis Armstrong, Ella Fitzgerald ya da Nina Simone gibi efsane isimlerle başlayabilirsiniz. Zaten caz albümleri arasında gezinirken kendi zevkinizi oluşturmaya başlayacaksınız. Caz müziğe alıştığınızda kolay kolay vazgeçemeyeceğinizi de rahatlıkla söyleyebiliriz. İyi bir caz dinleyicisi olduğunuzda, farklı akımları derinlemesine bir şekilde kavrayabilir ve özgün bir bakış açısı yakalayabilirsiniz. Cazın yaratıcı havasında gezinmek için Hepsiburada’nın caz müzik kategorisine göz atabilirsiniz.