ÜST

Fotoğraf Makinesinin Evrimi

Gördüklerini resmetmekte ne kadar ustalaşsa da, insanoğlu gözün mucizesini kopyalamayı yüzlerce yıl önce hayal etti. En yetenekli ressamların, en detaylı ve hassas çalışılmış eserleri bile, aşkları, savaşları, doğayı, yüzleri ve duyguları insanlığın ortak hafızasına taşımakta yetersiz kalıyordu. Anı belgelemek ve geçmişi hatırlatmak neden bu kadar önemliydi bilinmez ama, mağara duvarlarına çizilen ilk avlanma görüntüleri, insanoğlunun bu duyguyu varoluşun başlangıcından beri taşıdığını gösteriyor. 
M.Ö. 4. yüzyılda Aristo’nun “Problem” isimli çalışmasında bahsettiği karanlık oda konsepti, fotoğraf makinesinin çalışma prensibini açıklayan ilk kayıtlar olarak karşımıza çıkıyor. Fotoğraf sanatını ve fotoğrafçılığı başka bir yazının konusu olarak kenara ayıralım ve gelin fotoğraf makinelerinin insanlık tarihi boyunca nasıl geliştiğini inceleyelim.

İlk Fotoğraf Makinesi: Camera Obscura

Kaynak: key.photoion.co.uk

Latince’de oda anlamına gelen “camera” ve karanlık anlamına gelen “obscura” kelimeleri ile isimlendirilen ilk fikrin Aristo’ya ait olduğundan bahsetmiştik. Temel olarak, bir yüzeyde bulunan küçük bir delikten süzülen ışığın karşısına çıkacak düzlem üzerinde, hafızasında taşıdığı manzaranın ters bir izdüşümünü yaratacağından söz eden bu fikrin, çalışan ilk prototipini yapmak için ise insanlık 10. yüzyıla kadar bekleyecekti. Arap bilim insanı fizikçi ve matematikçi İbn Al-Haitam, bir mum ve bir perde kullanarak basit bir kamera obscura düzeneği yapmayı başardı. Dönemin şartlarında teorik bilimler açısından ses getiren bir çalışma olsa da, pratik karşılık bulamadığı için ilerleyemeyen çalışmanın bir sonraki adımının atılması için, 500 yıl daha beklemek gerekecekti. Bugün hayranlık duymadan, takdir etmeden, umarsızca tükettiğimiz bu teknolojinin sadece temelinin atılmasının dahi insanoğlunun nesillerine mal olduğunu unutmamak gerek.

Fotoğraf Makinesinin Bebek Adımları

Kaynak: 1.bp.blogspot

500 yıl süren uzun ve sıkıcı beklemeden sonra fotoğraf makinesi, 15. yüzyıl yazılı kaynaklarında yeniden yer buluyor. Önce Cesare Cesariano ardından da Reiner Frisius tarafından ele alınan camera obscuraya ait basılı ilk çizim ise gökbilimci Gemma Frisius’un 1545 tarihli “De Radio Astronomica et Geometrica” adlı kitabında karşımıza çıkıyor. Girolamo Cardano’nun eklediği mercekler ile daha net bir görüntü sağlama yeteneğine kavuşan camera obscura, yavaş yavaş kendine pratik kullanım alanları bulmaya başlıyordu. Ünlü Alman astronom Johannes Kepler’in yaptığı taşınabilir versiyon ise bir sonraki en önemli adım olarak kayıtlara geçti. Aristo’dan bu noktaya kadar sayısız bilim insanı, sanatçı ve mucidin katkılarıyla şekillenerek her seferinde bir adım daha ileri giden fotoğraf makinesi teknolojisi, yavaş yavaş olgunlaşarak ilk meyvelerini vermeye iyice yaklaşıyordu.

Dünyanın İlk Fotoğrafçısı: Joseph Nicéphore Niepce

Kaynak: metrouk2.files.wordpress

Takvimler 1826’yı gösterdiğinde Chalon-sur-Saone’da yaşayan Fransız Joseph Nicéphore Niepce, evinin penceresinden gördüğü manzarayı yakalamayı başardı. Tarihe fotoğraf makinesi ile yakalanabilen ilk an olarak geçen bu görüntü, sorunları çözmek yerine daha da karmaşık hale getirdi. Joseph Nicephore ve ortağı Louis Jacques Mandé Daguerre bir sonraki mücadeleye çoktan odaklanmışlardı. Renkleri de aktarabilmek, görüntünün kalıcılığını sağlamak ve daha net bir görüntü elde edebilmek üzere çalışmalarına vakit kaybetmeden başlayan ikili, amaçlarına 1839’da ulaştı. Niepce’nin ölmesine rağmen çalışmalarına devam eden Daguerre sonunda başarıya ulaştı.

“Sayın baylar, doğa ışık aracılığıyla bir yüzeyin üzerine geçirildi.” Fransız Bilimler Akademisi’nde yeni icatlarının tanımını yaparken Daguerre kalabalığa böyle sesleniyordu.

Niepce ve Daguerre!nin bu ilk fotoğraf makineleri yaklaşık 50 kg ağırlığındaydı ve 400 Frank fiyat etiketi ile piyasa sürüldü. 1839 yazında Fransız fotoğrafçı Hippolyte Bayard’ın ilk fotoğraf sergisini açması ile, bu icadın günlük yaşantımızda önemli bir yer tutacağı konusunda şüphe kalmamıştı. Takip eden dönemlerde ise fotoğraf makineleri ve fotoğraf filmi teknolojisi hızla gelişmeye başladı.

George Eastman ve Kodak Sahneye Çıkıyor.

Kaynak: fm.cnbc

1888 yılında Kodak fotoğraf makineleri için George Eastman tarafından kullanılan pazarlama sloganı: “Siz düğmeye basın, gerisini bize bırakın.”

1852’de George Eastman tarafından 10 poz çekebilen bromür kaplı filme sahip küçük ve hafif makinalar piyasaya sürerek fotoğraf makinesi tarihinin en önemli yeniliklerinden biri yapıldı. Fotoğraf çekmeye teşebbüs eden ancak aşırı ağır ekipmanları taşıyamayan George, 14 yaşında okulu bırakmış ve ekonomik durumu kötü olan ailesine yardım için çalışmaya başlamış olmasına rağmen, evlerinin mutfağında 3 yıl süren deneyler sonucunda jelatin kaplı kuru plakalara fotoğraf basmayı başarmıştı. Dönemin şartlarına göre mükemmel bir gelişme olsa da, makina fotoğraf çektikten sonra fabrikaya gönderiliyor, fabrikada fotoğraflar cam yüzeylere aktarılıyor ve tekrar film doldurularak sahibine geri gönderiliyordu. Hala yeterince pratik olmamasına karşın, fotoğraf makinesi evrimi hız kesmeden devam ediyordu.

Raise: En İkonik Fotoğraf Makinesi

Kaynak: onextrapixel

Eski filmlerde, belgesellerde sıklıkla gördüğümüz ve imgesel anlamda en aşina olduğumuz fotoğraf makinesi ise şüphesiz Resie Camera’dır. Gerçek anlamda ilk portatif kamera olan bu cihaz seyyar üç ayak üzerinde kullanılıyordu. Körüklü gövdesi sayesinde katlanarak daha küçük hacimlere sığabilen bu kamera sayesinde, fotoğraf insanların hayatlarına dokunmaya başladı. Tatiller, düğünler, cenazeler, aile bireyleri, manzaralar, tarihi eserler gibi bir çok konu objektiflerden sızan ışığın yardımı ile kayıt altına alınmaya başladı.

Tanıdık Bir Yüz: Leica

Kaynak: onextrapixel

1925’e gelindiğinde günümüzde kullandığımıza benzeyen kameraların ilk versiyonları piyasada yerini almıştı. Sektör standardı haline gelecek ve uzun yıllar kullanılacak olan 35 mm filmler de bu kameralar ile birlikte oldukça popüler bir hal aldı. 1947’de ilk Polaroid kamera çıktığında uzay çağı buluşu gibi algılanmış ve fotoğraf teknolojisinin zirve yaptığı düşünülmüştü. Oysa bu rüya 1975’e kadar devam etti ve dijital kameraların atası olan Kodak dijital kamera ilk görüntüleri bir kaset üzerine kaydetti. Gerçek bir teknoloji haline dönüşmesi ise 1991’i bulacaktı. Cep telefonları ve akıllı mobil cihazların bu görevi üstlenmesi ile fotoğraf makineleri eski ihtişamları günlerini yitirse de, günümüzde halen özellikle profesyonel kullanıcılar tarafından sıklıkla tercih ediliyorlar. Siz de cep telefonu ile değil, gerçek bir fotoğraf makinesi ile anları anılara dönüştürmek isterseniz, Hepsiburada’nın oldukça geniş bir yelpazeden ürünlere sahip olan fotoğraf makinesi kategorisini ziyaret ederek işe başlayabilirsiniz.