
Frida Kahlo’nun En Ünlü Eserleri ve Hikayeleri
Tüm dünyada kadının yerinin yeniden sorgulanarak ayrımcılığın son bulmaya başladığı günümüzde Frida Kahlo, duruşu ve hayatıyla bu akımın en popüler isimlerinden birisi. Şu anda ayakkabılardan çantalara, defterlerden makyaj malzemeleri ambalajlarına kadar pek çok yerde kalın kaşları, çiçekli saçları ve şalları ile karşılaştığımız Frida’yla ilgili her bir detay, aslında güçlü hikâyeleri olan olgular. Frida’yı ve sanatını anlamlandırmak için hayatı hakkında da fikir sahibi olmak gerekiyor; çünkü eserleri, doğrudan yaşadıklarını yansıyan otoportreler niteliğinde. Örneğin, kendini resmettiği hemen hemen tüm resimlerinde açık renkli elbiseler içerisinde ve sağlıklı, pembe yanakları ile dikkat çekiyor.
Bunu çocukluk ve gençlik yıllarında yaşamış olduğu sağlık sorunlarının bir yansıması olarak görmek mümkün. Trajik olayları kendine has güçlü ve eğlenceli bir dille yorumlayan; üstelik ne yaşadıysa çekinmeden tüm çıplaklığıyla tablolarına yansıtacak kadar cesur olan Frida, resimlerinde yüzleri ifadesiz şekilde kullansa da tüm duygularını uçlarda ve şiddetli yaşayan bir kadın. Daima coşkulu ve rengârenk. Kendine has bu duruşunu tüm tablolarında bir imza gibi taşıyan Frida Kahlo’nun en önemli eserlerini ve bu eserlerin hikayelerini, çıkış noktalarını inceleyerek hayatına dair nasıl izler taşıdığına birlikte şahit olalım.
Frida Kahlo Eserleri

Kaynak: artedaleth
Frida ve Meksika
6 Temmuz 1907 tarihinde doğmuş olmasına rağmen Frida Kahlo, doğum gününü Meksika Devrimi’nin gerçekleştiği tarih olan 7 Temmuz 1910 olarak kabul ediyor. Bu şekilde kendi yaşamının modern Meksika ile birlikte başladığına inanmak istiyor. Resimlerinde de daima Meksika’ya ait figürler kullanıyor. Frida’nın birleşik kaşları ve epey belirgin olarak resmettiği bıyıkları, günümüzde farklı görülse de zamanın Meksikası için son derece anlamlı.

Kaynak: fridaslifecolors
Örneğin, şu anda bronz bir cilt kıymetli ve sağlığın göstergesiyken, bundan iki yüzyıl önce makbul olan bembeyaz ten, asalet göstergesiydi. Aynı şekilde, 19. yüzyılda Meksikalı burjuva kesim için kadında bıyık, son derece önemli bir detaydı. Yerli ırk köse iken, bıyıklar, onların gerçek İspanyol olduğunun göstergesi kabul ediliyordu. Bu nedenle kadınlar, gururla taşıyorlardı bıyıklarını… Frida’nın kendine has tarzı da bu nedenle fazlaca anlamlı ve kadın duruşunu daha güçlü kılıyor. Bunun yanı sıra Frida, kendisini Meksikalı Frida ve Avrupalı Frida olarak ikiye ayırıyor. Yalnızca bunu anlatmak için yaptığı “İki Frida” isimli resmi ile aradaki fark, daha da gözlenebilir oluyor. Dantel detaylı elbiseler kullandığı resimlerinde Avrupalı Frida’dan izlere şahit olurken; daha renkli, salaş ve gösterişten uzak kıyafetleri, Meksikalı Frida’yı sembolize ediyor.
Kırık Sütun, Umutsuzluk ve Hastane Odaları
Resimlerinde genel bir gerçeküstücülük çizgisini benimseyen Frida; hayallerini, rüyalarını kendi gerçekliğiyle harmanlayarak sunuyor. Gençlik yıllarının çoğunu hasta yatağında geçiren; küçük yaşta yakalandığı çocuk felci ve bunun birkaç yıl sonrasında başına gelen trafik kazasının ardından uzun yıllar ciddi sakatlıklarla boğuşan Frida, dış dünyadan uzak, kendi hayal gücünün etkisiyle büyüyor. Çocuk felci sonrasında tahta bir bacakla yaşamını sürdüren Frida, maruz kaldığı “tahta bacak Frida” benzeri lakaplara ve zorbalıklara pek yüz vermese de yaşadıklarının onda derin izler bıraktığı bir gerçek. Trafik kazasının ardından da pek çok kırığı bulunan Frida, alçılarının ardından bütün bedenini saran demir korselerle yaşıyor.

Kaynak: fridakahlo.org
Yatakta geçirdiği bu dönemde ailesi, oyalanması için ona tuval ve boyalar aldığında resim de onun için yalnızca bir zaman geçirme uğraşı iken ilerleyen zamanlarda hayatını üzerine kuracağı bir amaç hâlini alıyor. Yaşadığı sağlık sorunlarının vücudunda meydana getirdiği sakatlıkların dışında bir diğer etkisi de Frida’nın çocuk sahibi olmasını engellemesi oluyor. Ressamın en yoğun yaşadığı acılardan biri de bu durumdan kaynaklanıyor. Oldukça popüler resimlerinden biri olan “Kırık Sütun”da Frida, kendini demir bir korse içinde çıplak tasvir ediyor. Bu resmi, kaza sonrası yaşadıklarına birçok gönderme barındırıyor. Profesyonel olarak resim yapmaya da tam bu sıralar başlayan Frida, ourabilir duruma geldiği günlerden birinde karşısına aynayı koyuyorr ve aynada gördüğü kadını çizmeye başlıyor… “Umutsuzluk” isimli tablosunda ise hasta yatağında yatan Frida’nın üzerinde şövale benzeri bir düzenekte sakatatlar yer alıyor. İyileşme süreci boyunca yemek zorunda kaldığı her şeyi böyle anlatıyor. Geçirdiği iki hamileliğin de bebeklerini kaybederek sonlanması üzerine yaptığı resimlerde de sezeryanı ve bunun ona yaşattığı acıyı aktarıyor. Tüm bunlara rağmen asla mutsuz ya da umutsuz bir kadın olmayan Frida, daima sağlam ve güçlü bir duruş sergiliyor.
Frida ve Diego Riveara: Vazgeçme Eşiği
Frida denince akla ilk gelen isim, Diego Riveara. Yaşadığı en derin ve büyük aşk hikâyesi… Aşık olmanın, acı çekmenin ardından vazgeçmenin üzerine yazılmış, anlatılmış pek çok hadiseye de konu olan bu öykü, Frida’nın hayatındaki en önemli kilometre taşlarından biri oluyor. Frida, bu aşk için onu yargılayan herkese kafa tutmuş, baş kaldırmış ve ardından bir çözüm yolu bulamadığı noktada ise sadece kendi isteğiyle bu aşktan vazgeçmiş. Eserlerinde de bunun etkileri fazlaca görünüyor. Bunların en dikkat çekeni de kendini bir gelin ve gibi duvakla tasvir ettiği; alnında Diego’yu taşıdığı resmi. Diego’ya olan aşkı ve hayranlığı neredeyse dini boyutlarda. Kullandığı sembollerle bunu ifade ediyor. Ancak, bu aşk, ilerleyen zamanlarda onu fazlaca yoruyor ve hayal kırıklığına uğratıyor.

Kaynak: emaze
Yine de Frida, özünde son derece çılgın, kendi bildiği gibi yaşayan güçlü bir kadın. İlerleyen yıllarda hayatını anlatırken, hayatında iki büyük kaza geçirdiğini ve bunlardan birinin Diego olduğunu anlatmaktan çekinmiyor. Onu demir bir korseye ve yatağa mahkum etmese de canını aynı ölçüde acıtan Diego’dan vazgeçiş hikâyesiyle edebiyat konusunda da oldukça güçlü olduğunu kanıtlıyor.
Frida Kahlo’yu ve renklerini siz de seviyorsanız, hepsiburada’nın ürünlerine buradan göz atabilirsiniz!