Edebiyatseverlerin hayranlıkla okuduğu ve yalnızca okurları değil yazarları da etkisi altına alan Rus edebiyatının tarihi 11. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Rus klasikleri adı altında anılan çoğu eser, Rus edebiyatının batı edebiyatına entegrasyonu sonrası ortaya çıkmıştır ve 19. yüzyıl sonrası yazılan eserlere sahiptir. Rus klasikleri, okuyucuyu yalnızca bir olay örgüsüyle değil aynı zamanda karakterlerin iç çatışmalarıyla da sürüklemeyi başarır. Eserler, yazıldığı dönemin sosyolojik olaylarla birlikte siyasi yapısıyla alakalı da birçok detaya sahiptir. Psikolojik tahliller, oyucunun karakterle bir bağ kurmasında ve kimi zaman karakteri kendiyle özdeşleştirmesinde büyük rol oynar. Realizm akımından etkilenen eserlerde eleştiri sanatına da sıklıkla rastlanır.
Rus Klasiklerine Hangi Romandan Başlanır?
Rus klasikleri için en çok merak edilen konulardan bir tanesi hangi romanla başlanması gerektiğidir. Çoğu okur en bilindik romanlardan başlamak isteyebilir. Eğer gerçek bir kitapseverseniz ve kitap analizinin yanında farklı analizleri kafanızda birleştirebilen bir yorumlama yeteneğine sahipseniz hangi kitaptan başlayacağınızın çok bir önemi yoktur. Ancak Rus toplumunun yapısını ve edebiyatının gelişimini tarihsel bir örgüde okumanız sizin için daha faydalı olur. Bu yüzden Rus klasikleri için en çok önerilen sıralama kronolojik sıralamadır. Böylelikle Rus klasiklerini daha iyi anlayabilir derinlemesine yorumlayabilirsiniz. Rus klasiklerini bütünüyle değil de sadece size uygun olanlarını okumak istiyorsanız da genellikle tercih ettiğiniz türe göre bir başlangıç romanı seçebilirsiniz.
Rus Klasiklerinin Önemi Nedir?
Rus klasikleri, realizm akımından etkilenerek okuyucuyu her anlamda gerçeklerle yüzleştirir. Anlatılanların en ince detayına kadar işlenmesi, olay örgüsünün ve karakterlerin okuyucunun aklında olabildiğince canlanmasını sağlar. Bu durum sayesinde okuyucu, romanı okumasının yanında adeta yaşar. Eleştiri sanatının da en başarılı örneklerine sahip olan Rus klasikleri toplumun bozuk yönlerini evrensel ve çarpıcı bir dille anlatır. Bu sayede okuyucunun çevresine karşı farkındalığı üst düzeye çıkar. Ayrıca karakterler üzerinden yapılan analizler sayesinde okuyucu kendisini sorgulamaya ve daha iyi tanımaya başlar. Rus klasikleri aynı zamanda edebiyat kavramı için de devrim niteliği taşır. Örneğin Anton Çehov, yazdığı hikayelerle hikaye alanında yeni bir dönem başlatır. Tarzıyla “Çehov tarzı hikaye” kavramını edebiyata kazandırır. Bu hikayelerde bir olay örgüsü değil durum anlatılır.
Rus Klasiklerinin En Ünlü Yazarları Kimlerdir?
Rus edebiyatının dünyayı etkileyen ve klasikler olarak anılan yazarları 19. yüzyılda kendini gösterir. Bu dönemde eser veren değerli yazarların listesi bir hayli uzun olsa da en ünlüleri ve kitapları en çok tanınanları Dostoyevski, Lev Tolstoy, Ivan Turgenyev, Nikolay Vasilyeviç Gogol, Maksim Gorki ve Anton Çehov olarak gösterilir. Sözü geçen yazarlar çoğunlukla roman, hikaye ve tiyatro alanında eserlere sahiptir. Yazıldıkları dönemde sosyalizmin her açıdan yansımaları rahatça görülebilen bu eserler çoğu edebiyatçının başucu kitabı olarak kendine yer bulur. Kuşak çatışmaları, sosyal sınıf çatışmaları ve karakterlerin iç dünyasında kendilerine ait çatışmaları Rus klasiklerinde sıkça karşılaşılan olaylardır.
Rus Klasiklerinden Uyarlanan Filmler Hangileridir?
Rus klasikleri okuyucularını etkilemesinin yanında sinema sektöründe de boy gösterir. Klasiklerden etkilenerek beyaz perdeye uyarlanan birçok kitap mevcuttur. Bu filmlerin günümüzde en çok bilineni 2012 yılında çekilen ve başrollerini Keira Knightley, Jude Law, Aaron Johnson gibi isimlerin paylaştığı Anna Karenina filmidir. Film, Tolstoy’un aynı isme sahip romanından uyarlanmıştır. Audrey Hepburn ve Henry Fonda’nın rol aldığı Savaş ve Barış filmi de vizyona girdiği dönemde bir hayli ses getirmiş ve edebiyatseverlerin hala izlediği filmler arasındadır. Karazamov Kardeşler, Öteki ve Budala da aynı isimle sinemaya uyarlanan Rus klasikleridir.
